TÜRK-İŞ’İ ZİYARETİM YAŞANANLARA KARŞI BİR CEVAPTIR
Yıldırım, TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün ATALAY’ı makamında ziyaret ettikten sonra basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Asgari ücret görüşmeleri vesilesiyle son günlerde TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün ATALAY’a yöneltilen birtakım haksız ifadelerin söz konusu olduğunu belirten Yıldırım, şunları söyledi:
“Biz Ergün ATALAY’ı iyi biliriz. Ergün ATALAY, Türkiye’de emeğin, alın terin temsilcisi olan en köklü sendikasının genel başkanı olmasının ötesinde, geçmişiyle pırıl pırıl bir insandır. Dolayısıyla hiçbir şekilde memleketin ve milletin geleceğine yönelik yanlış hareketin içerisinde olmamıştır, bundan sonra olmasını kimse beklemesin. Biz, Ergün Bey ve arkadaşlarını 30 yıldır tanırız. Her zaman sağduyunun yanında olmuş, mesele memleket olunca, mesele millet olunca ‘gerisi teferruat’ diyerek en önce adım atmış, yola çıkmış bir kardeşimizdir. Dolayısıyla Türk işçi hareketinin, emeğin en büyük örgütü TÜRK-İŞ’in, TÜRK-İŞ Genel Başkanı’nın saçma sapan haberlerle yıpratılmasına asla gönlümüz razı gelmez. Bugün bu ziyaret, Meclis Başkanı sıfatımla hem bir iadei ziyaret hem de bu son günlerde yaşananlara karşı bir cevaptır.”
Ergün Atalay’ın Danimarka’da düzenlenen ve 240 milyonun üzerinde çalışanın temsil edildiği, çalışma hayatının en büyük organizasyonlarından Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu Kongresi’ne katıldığını anımsatan Yıldırım, ATALAY’ın burada yaptığı konuşmada, Türkiye’ye yönelik tehditleri açık seçik ortaya koyduğunu vurguladı. Yıldırım, “ATALAY, DEAŞ’ı, PKK’sı, PYD’si ve Suriye’de yaşanan iç savaş nedeniyle ülkemizin ne kadar büyük bir yük altında olduğunu ve ülkemizi, birliğimiz, beraberliğimizi, kardeşliğimizi, huzurumuzu bozmaya çalışanlara yönelik ne kadar dikkatli olmamız gerektiğini çok veciz bir şekilde ortaya koymuştur.” ifadelerini kullandı.
– “TÜRK-İŞ Emek örgütlerinin sigortasıdır”
Yıldırım, TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün ATALAY ve arkadaşlarını haksız, mesnetsiz, akla izana uymayan meselelerle isnat etmenin fevkalade yanlış olduğunu ifade ederek, “Asla bunu kabul etmemiz mümkün değildir. TÜRK-İŞ, aynen durduğu yerde, çizgisinde, geçmişte olduğu gibi gelecekte de devam edecek ve bu ülkeyi gayrimeşru yollardan ülkenin huzurunu bozmaya çalışanlara karşı emek örgütlerinin sigortasıdır. Bu görevini sürdürmeye de devam edecektir.” dedi.
Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’nin şehit edilmesine de değinen Yıldırım, şunları söyledi:
“Benim de yakın korumalığımı yapan Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi, maalesef bir polis memurunun saldırısı sonucu hayatını kaybetti. Yaralanan görev arkadaşları var. Emniyet Müdürümüze Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara da Allah’tan şifa diliyorum.”
STK’LARDAN ATALAY’A DESTEK ZİYARETİ
Heyet sonrasında bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Heyet adına açıklamayı TOBB Başkanı Rifat HİSARCIKLIOĞLU gerçekleştirdi. HİSARCIKLIOĞLU’nun açıklaması şu şekildedir;
“Bugün burada TİSK, TESK, TÜRKİYE KAMU-SEN ve TOBB olarak özellikle son günlerde TÜRK-İŞ Başkanımız Ergün ATALAY hakkındaki tartışmalarla ilgili ziyarete geldik.
TÜRK-İŞ Başkanımız Ergün ATALAY, hepimizin bildiği gibi demokrasiye, devletine, ülkesine ve milletine bağlı, olaylara Türkiye penceresinden bakan, istikrarın yanında olan, yerli ve milli düşünceye sahip değerimizdir kendisi.
15 Temmuz’daki duruşu da hepimizin malumudur ve bütün kamuoyu da biliyor. Son günlerdeki yapılan bu tartışmalar, özellikle sayın Ergün ATALAY’a yapışmaz, yapışmayacağını da çok iyi biliyoruz.
Bu konunun da burada son bulmasını temenni ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.”
– See more at: http://turkis.org.tr/STKLARDAN-ATALAYA-DESTEK-ZIYARETI-d148746#sthash.OxN7UPzL.dpuf
ATALAY SENDİKAL GÜNDEMİ DEĞERLENDİRDİ
Öncelikle bu sabah işe giderken Çanakkale Biga’da işçileri taşıyan minübüsün tır ile çarpışması sonucu 4 işçimiz vefat etmiş, 16 işçimiz yaralanmıştır. Ölenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Geçen pazartesi günü Kopenhag’da dünya sendikalarının 4. Olağan genel kurulu vardı. Türkiye’den altı delege vardı üç bayan üç erkek. Bizim bağlı olduğumuz sendikanın dünyada 207 milyon üyesi olan 162 ülkede örgütlü olduğu 330 sendikasıyla devasa bir kurum. Kopenhag’da 137’ye yakın ülke 1700’e yakın sendikacı vardı. Salı günü bir konuşma yaptık. Çalışma hayatıyla ilgili konuları anlattık. Terör örgütlerine tır dolusu silah veren ülkeleri anlattık. Irak’ı, Suriye’yi anlattık. Göçmenlere ev sahipliği yaptığımızı anlattık. Kaşıkçı’nın unutulmaması gerektiğini anlattık. Anlatırken de en son da belli bir noktaya geldik. Bizim şimdi sendikaların gündeminde asgari ücret var, emeklilikte yaşa takılanlar var, taşeronların sorunları var, kadroya geçemeyen kit’lerin sorunu var. Kadroya geçip te 4+4 alanların sorunları var. İş kazaları var. Bunların tamamını orada anlattık. En son da dedim ki Avrupalılara sabah akşam benim ülkemi kötülemeye devam ediyorsunuz. Kötülediğiniz ülkeye 42 milyon turist geldi. Dünya küçük bir kutup oldu, insan haklarını önümüze almamız gerektiğini ifade ettik. Ertesi sabah Türkiye’ye geldik.
Komisyona katılan bayan kardeşimizi kamuoyuna tanıttık. Basın mensuplarıyla simit yedik çay içtik. Bu esnada basın mensupları parlamento ile ilgili sorular sordular. İşçi ağırlıklı meseleler konuştuk. İş öyle bir noktaya geldi ki gazetecinin biri sordu asgari ücretle ilgili talebiniz ne, eylül ayında Malatya’da dedim ki asgari ücret 1600TL, alım gücümüz yüzde kırk aşağıya düştü. Şunu 2000 TLye çekelim aralık ayında da 2000 TL üzerinden konuşalım. 2000 TL lafı taraflı tarafsız herkesin kafasına yattı. Ama 35 kuruluşun dışında özel sektör buna uymadı.
Aynı toplantıda gazetecilerden biri bize Fransa’da olaylar var. Benzin zammı vardı hükümet geriye çekti? Ne düşünüyorsunuz?
Bende cevaben: Üç gün sonra bizim ülkemizde de bunla ilgili ne göreceğimizi ne kadar gideceğini görürüz görmez miyiz bize bağlı dedim. İki üç gündür TV’de sosyal medyada “bize bağlı” ifadesi üzerinden işçileri sokağa indirme tehdidi yorumları yapıldı. Hayretle izliyorum ben 63 yaşındayım. Büyük harflerle vurguluyorum altını çizerek. “Bize bağlı” ifadesi işçisi, işvereni, muhalefeti, iktidarı, sivil toplum örgütleri ve bütün kurumlarıyla Türkiye’yi ifade ettim. Maalesef sosyal adaleti ve milletimizin refahını sağlayabildiğimiz sürece bütün zorlukların üzerinden geleceğimizi belirtmek istedim.
Geçmişte bunun bir sürü örnekleri oldu. Konumuzun asgari ücret olduğu ortamda bunla ilgili yoğun çalışma içindeyken bu tür yayınları kamuoyunda farklı bir algı oluşturmak gayretiyle yaymak insafsızlıktır.
Ergün ATALAY olarak, 28 Şubat’ta, 27 Nisan e-muhtırada, 15 Temmuz’da demokrasiden yana oldum. Özellikle kamuoyuna buradan söylüyorum. 28 Şubat olmasaydı ben bu makamda olmazdım. 27 Nisan bildirisine karşı ilk açıklama yapan kurum TÜRK-İŞ’tir. 15 Temmuz gecesi Sakarya kent meydanında 50 bin kişiye, gece konuşan TÜRK-İŞ Başkanı Ergün ATALAY’dır. Aynı ifadem şuydu; biz bir milyonluk bir aileyiz, bu bir darbe değil işgal girişimi. Buradan TÜRK-İŞ’in ailelerine sesleniyorum herkes sokağa, bayraklarını alacak, çıkacak. O saatte Çin’de olanlar, ülke dışında olanlar konuşuyor biz konuşmuyoruz.
TÜRK-İŞ bütün dönemlerde duruşunu en iyi şekilde tuttu. Daha fazlasını arayanlar internete girsinler 15 Temmuzdaki haykırışımızı izlesinler.
Kurulduğumuz günden beri Türkiye’den, devletinden, emekçiden, mazlumdan ve mağdurdan yanayız. Seçilmiş meşru hükümetlerden yanayız, kim haklıysa ondan yanayız. Milletin ve Milli iradenin yanındayız. Bu tavrımız dün de böyleydi yarın da böyle olmaya devam edecek. Ölene kadar demokrasiden yana olmaya devam edeceğim. Bizim sırtımızda ne sarı, nede kırmızı yelekler olur. Bizim sırtımızda işçinin tulumu var. Haklı olduğumuz meselede sorunlarımızı söyleyeceğim, tenkit edeceğim, ülkeyi yönetenlere çalışanların sorunlarını aktarmaya devam edeceğim.
Herkes bilmelidir ki, TÜRK-İŞ ve Ergün ATALAY olarak her zaman demokrasinin ve milletin yanında olmaya devam edeceğiz.
ATALAY ITUC 4. DÜNYA KONGRESİNE HİTAP ETTİ
2 Aralık 2018’de açılısı gerçekleşen kongreye 4 Aralık 2018 tarihinde hitap eden Genel Başkan Ergün ATALAY konuşmasında ‘Dünya emekçileri olarak gücümüzü inşa etmek, gidişatı ve şu an oynanan oyunun kuralını değiştirmek zorundayız’ ifadelerini kullandı.
Genel Başkan Ergün ATALAY’ın konuşması şu şekildedir:
Değerli Meslektaşlarım,
Değerli Katılımcılar,
TÜRK-İŞ’in Genel Başkanı olarak, uluslararası sendikal hareketin en önemli toplantısı olan 4. Dünya Kongresinde sizlerle birlikte Kopenhag’da olmaktan büyük bir onur ve mutluluk duyduğumu ifade etmek isterim.
TÜRK-İŞ adına hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Kongreye sunulan bildirinin başında ifade edildiği gibi; dünya emekçileri olarak gücümüzü inşa etmek, gidişatı ve şu an oynanan oyunun kuralını değiştirmek zorundayız. Bu oyun adil bir oyun değildir.
Terör ülkemde ve dünyanın diğer bölgelerinde kötü ve çirkin yüzünü göstermeye devam etmektedir. Bazı gelişmiş ülkeler; terör örgütlerine silah veriyorlar, moral veriyorlar, para veriyorlar, akıl veriyorlar. Bu ülkelerde sivil vatandaş ölmüş, güvenlik görevlisi ölmüş, çocuk ölmüş, kadın ölmüş umurlarında değil.
Bu film dünyada bazı ülkelerde görülmeye devam etmektedir. Suriye’yi, Irak’ı, Filistin’i, Yemen’i, gaddarca öldürülen Gazeteci Kaşıkçı cinayetini gözünüzün önüne getirin.
Çıkar uğruna dünyayı şiddete sürükleyen ülkeleri unutmayalım. Ülkemin sınırlarında terör örgütlerine binlerce tır dolusu silah vermeye devam ediyorlar. Bazı gelişmiş ülkeler terör örgütlerine silah satışını bırakmalı, tüm dünyada yoksulluğun ve adaletsizliğin ortadan kaldırılması için verilen mücadeleye destek olmalıdır.
Örneğin bugün Yemen’de üç yılı aşkın süredir çatışmalar yaşanmaktadır. Ülkenin %85’i açlıktan ve hastalıktan dolayı yardıma muhtaç durumdadır. Her gün yüzlerce çocuk ölmektedir. Bunlara göz yummak ve yardımcı olmamak insanlık suçudur.
Birlemiş Milletlere ve uluslararası topluma çağrıda bulunuyoruz. Daha ne bekliyorsunuz? Kendi çocuklarınız ve kendi yakınlarınızın daha huzurlu uyumalarını sağlamak istiyorsanız bu vahşete dur deyin.
Dünya yarım asırdır Filistin’de olanları seyretmekte.
İnsan onuruna yakışır koşullarda çalışmak Filistin halkının en temel hakkıdır.
Değerli Meslektaşlarım,
Değerli Katılımcılar,
Tüm vatandaşları, sivil toplum örgütleri ve Hükümeti ile birlikte benim ülkem, Danimarka nüfusu kadar mülteciye ev sahipliği yapmaktadır. Bunun 3.5 milyondan fazlası Suriyelidir. Geri kalanı dünyanın değişik ülkelerinden gelen mültecilerdir.
Tüm zorluklarına rağmen; savaştan kaçan ve çocuklarına güvenle nefes alacakları bir yer arayan mültecilere karşı insani vazifesini yerine getirmektedir.
Uluslararası Sendikal Hareket olarak “Mülteciler Hoş geldiniz” pankartları asıyoruz. Ne yazık ki; bunu demokrasinin beşiği olan Avrupa ülkelerine dahi kabul ettirebilmiş değiliz.
Özellikle Amerika’nın tetiklediği ekonomik ve siyasi gerilim nedeniyle dünya, belirsiz bir geleceğe sürüklenmekte; aşırı milliyetçilik, yabancı düşmanlığı, açgözlülük hızla yükselmektedir. Avrupa da bu ortamdan etkilenmekte ve maalesef sosyal modeli korumakta zorlanmaktadır.
Değerli Meslektaşlarım,
Satın alma gücü gerileyen çalışanlar, emekliler, dar ve sabit gelirliler, yaşanan ekonomik dalgalanmalardan olumsuz bir şekilde etkilenmektedir. İşçi ücretleri tüm dünyada gerilemektedir.
Türkiye’de hali hazırda 3 milyon işsiz bulunmaktadır. Biz yeni ve kaliteli iş imkanları oluşturulmasını talep ederken, bazı şirketler konkordato ilan etmekte ve çalışanlarını işten çıkarmaktadır. Bu kabul edilebilir bir durum değildir.
Küresel düzeyde ticaret savaşları adı altında oynanan oyunları biliyoruz. TÜRK-İŞ, her zaman olduğu gibi ekonomik bağımsızlıktan yana olacaktır. Ülkemizin birlik ve beraberliği için Milletin yanında yer almaya devam edecektir.
Değerli Meslektaşlarım,
Sendikalar, sivil toplum örgütleri özgürlüklerden ve demokrasilerden yana olmak mecburiyetindedirler. Dünyanın neresinde olur olsun, darbelerin karşısında olmak gerekir.
Terör örgütlerine karşı durmak biz sivil toplum kuruluşlarının asli görevidir. Bir ülkede terör varsa o ülkede sendikalardan bahsedemezsiniz. Taşeronların bir bölümü kadroya geçti. Kadroya geçemeyen KİT’ler var, geçici işçiler var. İş kazaları devam ediyor. Emeklilikte yaşa takılanlar var.
Çalışma hayatına katkılarından dolayı Sharan Burrow’a teşekkür ediyorum. 10 ayda ülkeme 41 milyon misafir, turist geldi. Ülkemle ilgili televizyonlar kötü propaganda yapmaya devam ediyorlar. Paris ne kadar güvenli ise Türkiye o kadar güvenli.
Bu kongrenin hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
GENEL BAŞKAN ATALAY ASGARİ ÜCRET GÖRÜŞMELERİ ÖNCESİ BASINLA BİR ARAYA GELDİ
Toplantıya ilk kez bir kadın işçi de katıldı. Yalova Üniversitesi’nde özel güvenlik çalışanı Gülden GÖRMEZ, toplantıya eşlik etti.
‘OĞLUM GURUR MESELESİ YAPTI, OKULA GİTMEDİ’
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na ilk kez bir işçi olarak katılan Gülden GÖRMEZ, Yalova Üniversitesi’nde özel güvenlik olarak asgari ücretle çalıştığını söyledi. Evli ve 2 çocuk annesi olan Görmez, çocuğunun birinin üniversite de okuduğunu bir diğerinin ise lise 2’den ayrıldığını belirtti. Görmez, “Oğlumuza formasını aldım ama hırkasını alamadım. ‘Onu da bir ay sonra alırız’ demiştim. Okul yönetimi ‘prosedür gereği, o forma giyilmek zorunda’ diyerek sürekli oğlumu uyardığı için, oğlum da gurur meselesi yaptı bir daha gitmedi. Bunu bütün asgari ücretlilerin yaşadığına inanıyorum” diye konuştu.
‘BİZ İSTİYORUZ Kİ İNSANCA YAŞAYABİLELİM AMA BU MAAŞLA OLMUYOR’
2 tane kredi kartının bulunduğunu kaydeden Gülden Görmez, şöyle konuştu:
“Şu an ikisi de dolu. Mesela bir maaş yattı. ‘Eksi hesapta olduğum için direkt oradan kesiliyor. Tekrar onu kullanmak zorunda kalıyorum. Arada çok sıkıştım kredi çektim. Mecburum çünkü, dönmüyor, yoksa icralık olacağız. Bu sefer kredi taksiti eklendi üstüne. Yani biz aslında borcu borçla kapatıyoruz ama sadece o ayı kurtarmış oluyoruz. Onun dışında bütün bir yıl borçlu olarak yaşıyorsunuz. Bunun için de ne istediğinizi yiyebiliyorsunuz, ne de istediğinizi giyebiliyorsunuz. Sosyal hayatımız yok. Çünkü sosyal hayat demek, para harcamak demek. Yok gidemiyorsunuz. Dediğim gibi asgari ücretliler ilerleyemiyor, bu maaşla olmuyor. Biz istiyoruz ki insanca yaşayabilelim.”
“ENFLASYONUN ÇOK ARTTIĞI DÖNEMDE REVİZE EDİLMİŞ”
Oluşturdukları heyetin Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun ilk toplantısına katılacağını söyleyen Türk İş Başkanı ATALAY, “Giderken Nazmi bey sıcak simit hazırlamış. Komisyon üyelerine simit götürecekler. Ben 17 Eylül’de Malatya’da asgari ücretin ekonomik sıkıntıdan dolayı, fiyatların 2,5 misli arttığı ortamda ‘bu asgari ücret olmuyor’ dedim. 2001 yılında bir kere denemişiz, enflasyonun çok arttığı dönemde asgari ücret iki kere revize edilmiş. Böyle bir şey yapabilir miyiz, benim amacım konuyu ülke gündemine getirmek. O ortamda herkes oradaydı, ‘bir an evvel asgari ücreti 2 bin liraya çekin, biz de Aralık ayındaki görüşmelerde 2 binin üzerinden bu görüşmeleri yapalım’ dedim. Maalesef bugüne kadar bizim tespit ettiğimiz 35 tane kuruluş binlerce kuruluşun içerisinden 2 bin liraya çektiler, bir tanesi benim bildiğim Diyarbakır Ticaret Borsası Başkanı. İlk açıklayan oldu. 50 kişilik bir iş yeri varmış. Maalesef yeteri karşılığı bulamadık, işverenlerimizden” dedi.
“SİMİTLE, ÇAYLA ÇALIŞTIRALIM DÜŞÜNCESİNDE İŞVERENLER VAR”
Ülkede patron ağırlıklı bir Meclisin, sermaye ağırlıklı bir yapının olduğunu söyleyen ATALAY, “Biz asgari ücretli, emekli, işçi, çiftçi, işsiz bu ülkenin yüzde yetmişiyiz. Maalesef meclisteki 600 kişilik yapı bundan oluşuyor. Her sıkıntıda nefes kredisi, her sıkıntıda rahatlatma kredisi herkese var. İşte bizim de bir talebimiz oldu. Ben 20 bin lira söylemedim ki, söylediğimiz 2 bin lira. Özellikle geçmişte işveren temsilcileri bununla ilgili konuşmamaya gayret ederlerdi, bu sene işveren temsilcileri bunun çok kötü olduğunu, çok fazla olduğunu ifade ediyorlar. Böyle bir yapının içerisinde ‘biz bunları simitle, çayla çalıştıralım’ düşüncesinde işverenler var. Bu görüş kör bir görüş. Kamuoyunda herkes bir fikir söylüyor, bazıları asgari ücreti pazarlığa çıkarıyor. Ben de rahat konuşarak 3 derim 5 derim bazı siyasiler gibi. Öyle söylemenin anlamı yok. Alabileceğin uygun rakamları söylemek lazım” diye konuştu.
‘CHP’NİN 2 BİN 200 LİRALIK TEKLİFİ MAKUL VE MANTIKLI’
CHP’nin 2 bin 200 liralık teklifinin makul ve mantıklı bir rakam olduğunu kaydeden ATALAY, “Şimdi biz burada enflasyon altında bir şeyi ne görüşürüz, ne konuşuruz. Ben 2 aydır Türkiye’nin birçok noktasındayım. Millet bizden bir çare bekliyor. Milletin çaresi sendikalar, biziz. Benzinlikte, lokantada duruyorum görüyorum. Onun için kamuoyunda 2 bin lira oturdu. Benim anladığım bu. Kamuoyunun asgari ücrete bu kadar sahip çıktığını ben görmedim. Bizim kırmızı çizgimiz. Önce bir enflasyonu görelim. Ona göre hareket edelim” dedi.
Toplantıda Genel Başkan Ergün ATALAY’ın yanı sıra TÜRK-İŞ Genel Mali Sekreteri Ramazan AĞAR, TÜRK-İŞ Genel Eğitim Sekreteri Nazmi IRGAT, Haber-İş Sendikası Genel Başkanı Veli SOLAK, Tarım-İş Sendikası Genel Başkanı İlhami POLAT, Çimse-İş Sendikası Genel Başkanı Zekeriya NAZLIM ve Güvenlik-İş Sendikası Genel Başkanı Ömer ÇAĞIRICI da yer aldı.
















